Birkaç yıllık blog hayatımda hep sobelendim.Artık sobeleme zamanı geldi diye düşündüm.Bir süredir daha doğrusu Defne doğduğundan beri kafamı meşgul eden bir konuda sobe başlatmak istiyorum.
Hamileliğim boyunca başlayan doğumdan sonra yoğunlaşan bir konu HURAFELER;
Yani hamilelik ve loğusalık hurafeleri.
Benim başıma gelenleri ve duyduklarımı sizlerle paylaşacağım.Sizden de devamını bekliyorum.Ortaya çok ilginç şeyler çıkacağından eminim.
Hamileyken saç kestirlmez.kestirdim)
Hamileyken kına yakılmaz.(yaktım)
40 çıkmadan bebeğin tırnakları kesilmez.
40 çıkmadan bebeğin çamaşırları dışarı asılmaz.
40 çıkmadan anne ve bebek gece dışarı çıkamaz.
40 çıkmadan bebek gece banyo yaptırılmaz.
Bebek sarılık olmasın diye banyo suyuna altın koyulur.(Annem yaptı ama kızım yinede sarılık oldu.Hatta 2 gün hastanede yattı.)
Bebek ilk 3 banyosunda banyo suyuna tuz atmak suretiyle tuzlanır.(Tuzlandı benim kızımda :)
Bebek uyurken yüzüne bakılmaz.(Çok nazar alırmış)
Dışarıdan eve gelen biri direk bebeğin yanına gidemez.Dışarda ki kötü şeyler bebeğe geçermiş.
Eve gelen misafirlere giderken ''güle güle'' denmez.Sütün gidermiş.
Bebeğin banyosunun sonunda ''saçın aşağı boyun yukarı'' cümlesi birkaç kez tekrarlanır.(Annem Defne'ye yapıyor çok gülüyorum.)
40'ı dolmayan bebekler bir araya getirilmez çünkü bebekler birbirini basarmış.Özelliklede kız bebek erkek bebeği basarmış.Ne demekse erkek bebek hastalanırmış galiba.
40'ı dolmayan annelerde birbirini göremezmiş.(Yengem benim üst katımda oturuyor.Onunda bebeği oldu. Aramızda 2 ay var.Biz tabiki bu kuralı çiğnedik.:)
40 'ını dolduran bir bebek 40'ını doldurmayan bir bebeğin evine giderse evdeki küçük bebek ayağa kaldırılırmış basılmasın diye...:)
İşte böyle benden bu kadar.Şimdi bu konu ile ilgili ;
arkadaşlarımı sobeliyorum.Kolay gelsin.